“Sözünü bilen kişinin / Yüzünü ağ ede bir söz Sözü pişirip diyenin / İşini sağ ede bir söz Söz ola kese savaşı / Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı /Bal ile yağ ede bir söz Kişi bile söz demini /Deme sözün kemini Bu cihan cehennemini / Sekiz uçmağ ede bir söz” Diyor Yunus Emre… Biz de otuz yılı aşan bir süreçte derslerimizde söylediğimiz güzel sözlerimizi not alan talebelerimizin “bunlar kitaplaşmalı Hocam” ısrarlarını da nazar-ı itibara alarak bana ilettikleri ajandalarından derleyip siz aziz okuyuculara takdim ettim. Kitapta adeta muhteşem bir imanın ve Kur’ani hakikatlerin dantelası gibi örgüler var. Zira yüksek ruhlar akleden kalpten kopup gelen, kaynayan ve kaynaklanan bu ifadeleri çok severler. Ukba adına bu sıcak solukların kendi ruhlarında cennet esintileri meydana getirdiğini görürler. Hani Koca Yunus demişti ya: Söz ola kese savaşı / Söz ola kestire başı / Söz ola ağulu aşı / Bal ile yağ ede bir söz… İşte biz de bu eserimize “Akleden Kalbimden Sözler” adını bunun için verdik. Bu kitabımızda iki hayatı da yağ ile bal edecek çok güzel ve hakikatli sözler var. Hepsi de Kur’an-ı Mu’cizül Beyan’dan ders alınmış sözler bunlar. Kitabı bitirdiğinizde bu manayı çok yakından müşahede ederken zaman aşımına uğramayan muhteşem bir imani hakikat dantelasının terennümlerini gönlünüzle sıcacık yudumlayacaksınız. İşte kelimelerin cennet çiçekleri gibi açıldığı “bir demet bahar” olan ve içeriğinde yüzden fazla konu başlığında beş yüz kadar vecize bulunan bu güzel kitapla siz aziz dostlarımızı baş başa bırakırken şu çok mühim hususu arz etmek istiyorum efendim. Ben burada Hz. Mevlâna’nın o güzel sözlerini yineleyerek diyorum ki: “Men bende-i Kur'anem. Eger can darem. Men hâk-i reh-i Muhammed muhtarem.” Yani: Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim. Ben, Hz. Muhammed Mustafa'nın yolunun tozuyum. Evet, katiyyen o yolun tozu olabilmek benim için şereflerin en yücesidir. “Hayatınız yağ ile bal olsun efendim.” Selam ve dua ile.